Benim Lezzet Dünyama Hoşgeldiniz

Benim Lezzet Dünyama Hoşgeldiniz
Sevinç'in Lezzet Defterine Hoşgeldiniz !

Sevinç'in Lezzet Defterine hoşgeldiniz!

Yeni Lezzetlerde buluşmak dileğiyle!...

26 Ekim 2016 Çarşamba

Patlıcanlı İslim Kebabı !

Sizlere 90'lı yılların başında kendisiyle tanıştığım ''İSLİM KEBABI'' ile merhabalar diyorum. Bu lezzetli yemeği bizim ablamız eşimle evlenince yengemiz olan çok sevgili bi' büyüğüm de tatmıştım. İlk gördüğüm zaman bu yemeğin şekli çok ilgimi çekmişti. Hemen yengemize büyük bi' merakla sordum. Nasıl yapılıyor ? adı nedir ? gibi sorular ardı ardına geldi. O da bana oldukça albenili gözüken bu yemeğin ne kadar kolay olduğunu anlattı. Sonra aradan epey bi' süre geçti. Yine 90'ların başında yeni açılan METRO market'teyiz. Alışveriş için herkes bi' bölüme dağılmış, alacaklarını seçiyor. Ben kitap bölümündeyim. Yemek kitaplarının içine dalmışım. Bi' baktım kitapta bu tarif var. Hemen kitabı aldım. Evde başladım okumaya. Temel yemek tariflerini öyle güzel açık, net bi' dille anlatıyordu ki adeta benim baş kaynağım oldu. İşte taa o zamanlardan aslında belliymiş yemeğe merakım. Tabii çok daha önceside var. Küçüklüğümden beri babaanneciğime kahve yapmaya çalışmalar. Babacığıma bana has ''Gönen yemeği'' denemelerim. Kekler, mozaik pastalar, börekler.... v.s. say say bitmez. Sonra okuldu, stajdı, iş-güç, tasarım v.s. derken yemekle bu yoğunluklar nedeniyle uzak kalmalar. Haftasonunda arada sırada olsada arkadaşlara, eşe dosta yaptığım ufak tefek küçük denemeler... Gel zaman git zaman evlenince iş başa düştü. Kendimi artık deneme konusunda yıllar içinde hep geliştirmeye çalıştım... halende çalışıyorum. Yemek kitapları... dergileri... yemek programları... her zaman ilgimi çekti. Cilt cilt yemek ansiklopedilerim bile var. 😍 
İşte geçen ay uzun bi' aradan sonra tekrar bu yemek eşimin söylemesiyle aklıma düştü. Daha öncede bahsetmiştim eşim her sebzeyi yemez. Fakat patlıcan oldu mu bayılır. Hele içinde et, köfte olan patlıcanlı yemekler onun için dayanılmaz olur. Bende bu yemeği oldukça şık bulurum. Evlilik yıldönümümüzde kendisine bi' önceki tarifimde verdiğim ''Dana Antrikot'' yemeğinden sonra bi' sürpriz yaparak bu kebabı yaptım. İstediği gün evde patlıcan yoktu, hemen gidip, buldum. O tabii söylediğini unuttu. İslim Kebabını görünce hemen dayanamadı beni biraz daha fazla şımart diyip yanına o çok sevdiği nohutlu pilavdan istedi hemen yaptım. eee tabii benim olmazsa olmazım cacık ve mor lahanalı, yeşillikli salatada ekledim OHHH SÜPER oldu...  Tatlılar ileryen günlere kalsın, sürpriz olsun. Nasıl olsa bu tarz yemekleri hergün yapmıyoruz. Madem canımız istedi hakkı neyse onu verelim. Bi' güzel patlıcanları kızarttım. Köfteleri kızartmadan hafif fırınladım. Oldu mu sana efsane bi' tat. offf nasıl lezzetli nasıl lezzetli... offf nasıl özlemişiz nasıl... şahane oldu... bende fotoğraflarken kendimi kaybettim. Kaç poz çektim bilmiyorum. Aralarından seçtiklerimi buraya iliştiriverdim. Yapılış aşamalarını eşim çekti. Fotoğraf çekmeyi ve çektirmeyi pek sevmez. Ne yapsın beni kıramadı. Tadına bakarken bi' de fotoğraflasam mı diye düşünmedim değil... Yok şimdi rahat etsin, kasmasın dedim, çekmedim... 😄
Yani anlayacağınız bizim evlilik kutlama yemekleri bi' gün değil kaç gün sürdü ? Eylül ayı bizim için çok özel bi' ay nişanlanma yıldönümümüz, benim doğumgünüm, evlilik yıldönümü hepsi bu ayda... Kutla kutla bitmez. Bu ayda hava güzelse ve keyfimizde yerindeyse bazen dışarıda bazen evde kutlamalar yaparız.
Malum 💖 ♥ Canım Türkiye'min ♥🇹🇷 durumu belli bu sene dışarıda olmayı pek tercih etmedik... Umarım herşey iyice düzelir o huzur dolu günleri hep birlikte ülke olarak barış, huzur ve mutluluk içinde yaşarız... Ölümler, bombalar, insan kıyımları hiç olmaz... acısız, kedersiz güzellikler olur... sevgi, umut çoğalır, büyür... Bu aralar en büyük  temennim bu.. 😍
 Malzemeler :
✴ 500gr. dana köftelik kıyma,
✴ 5 adet patlıcan,
✴ 20 adet kiraz domates,
✴ 4 adet kapya yeşil biber,
✴ 1 adet büyük boy kuru soğan,
✴ 3-4 diş sarmısak,
✴ 1 adet yumurta,
✴ 10-15 dal maydanoz,
✴ 5 dal dereotu,
✴ 3 yemek kaşığı galeta unu (yoksa 2 dilim bayat ekmek içide olur), 
✴ Deniz tuzu, karabiber, kırmzı pulbiber, kimyon, kuru nane, kurukekik, sumak, tarçın, 
✴ taze nane,
✴ 1'er yemek kaşığı domates, biber salçası,
✴ kızartmak için 2-3 bardak sıvıyağ,
✴ sosu için 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı,
✴ Kürdan.
Bu yemeğin yapım aşamaları yukarıdaki fotoğraflarda görülmekte. Onlardan faydalanabilirsiniz. 
Size bol bol fotoğrafta koydum ki rahat rahat iyice inceleyin diye. Yemeği yapmak kadar sunum da artık çok önem kazandı. Hele bloglar için yemeğin güzel fotoğraflanması ayrı bi' önem arz etmekte. Herkes kendi çapında bi'şeyler yapmakta. Siz kendinize has olun. Özenti olup başkalarının fotoğraflarının aynısını çekmeye çalışmak hemen kendini belli ediyor. Ben zaten orjinal olanları hemen farkediyorum. Taklitler besbelli. Elimden gelenin en iyisini elimdeki imkanlarla burada paylaşıyorum. Lütfen sizde en güzel olanını kendinize göre özgün bi' şekilde yapın. Ne demişler: '' Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır''  diye ❗❗.... 😊
Aklımdayken şunuda belirteyim ben köfte yapmak istemiyorum diyenler olursa kuşbaşı etten biraz daha büyük iri parçalı şekilde kestirip de yapabilirsiniz. Fakat o zaman etinizi önden iyice pişirmeniz gerekecektir. Bu da aklınız da olsun. Çünkü ben hem köfteli hem de etli denemiştim. Tercih sizin..

 YAPILIŞI:
İlk önce patlıcanları ince dilimler şeklinde uzunlamasına kesin. Ben bir patlıcandan 4 dilim elde ettim. Hepsini kesince tuzlu suda yarım saat beklettim. Sonra iyice kuruladım. Tavaya 2-3 bardak sıvıyağ koyup, kızdırdım. Patlıcanların her iki tarafını fazla karartmadan kızartıp 2-3 katlı kağıt havlu olan geniş bir kaba aldım. Yağları güzelce emilsin. Patlıcanlar hafif yumuşayacaklar. Çok fazla kızartmaya gerek yok. Çünkü daha sonra fırınlanacaklar. Tüm kızartma işlemi bitince ocağı kapatıp, kızaran patlıcanları kenara alın. Onlar soğurken biz köftelerimizi hazırlayalım. 
Köfte için derin bir kap alıp eti koyun. Soğanı rende yapın. Sarmısakları soyup bıçağın tersiyle ezip, ince ince doğrayıp ekleyin. Galeta unu veya varsa bayat ekmek içini hafif ıslatın, suyunu sıkıp, elinizle ufalayarak ekleyin. Yumurtayı kırın. İnce kıyılmış maydanoz ve dereotunu, tuzunu, baharat çeşitlerini (Ben hepsinden 1'er çay çaşığı koydum. Tarçını ve kırmızı pulbiberi çay kaşığının ucuyla ekledim.) Salçalarıda (1/2 yemek kaşığı) koyup bi' güzel köfte harcımı yoğurdum. (Diğer 1/2 yemek kaşığı salça ile üzerlerine sos yapacağız) Cevizden biraz büyük parçalar koparıp, yuvarlak şekil verdim. 
Hafif yağlanmış tepsiye dizerek 190 derecelik fırında 10-15 dakika kadar pişirdim. Herkesin fırının performansı aynı değil. Bu yüzden arada kontrol edin. Belki süre az veya çok gelir. Gözünüz köftelerde olsun. Renk değişip hafif kızarınca alın. 
Onlarıda ılınmaya bırakın. 
Sıcakken patlıcanlarla saramazsınız, eliniz yanabilir.
Bir tabak alın ortasına patlıcan dilimlerinden iki tanesini artı + olacak şekilde üst üste koyun. Ortasına köfte koyup patlıcanları karşılıklı uclarından sarın. Gevşek olmasın. Üzerine tam ortasından kürdan saplayın. Biber ve domatesi kürdana geçirip patlıcana doğru itin. Bu hem görsel açıdan güzel olduğu kadar hem de patlıcana sarılmış köfteleri sabitleyecektir. Hepsini tamamlayıp tepsiye düzgün ve dikkatli biçimde yerleştirin. Ben köfteleri kızarttığım tepsiye koymayı tercih ettim. Ne de olsa tepside kalan kızaran köftenin  lezzetli yağı vardı. Bir kaseye kalan (1/2 yemek kaşığı) salçaları koydum, sıcak su ile eritip, açtım. Patlıcanların üzerine gezdirerek döktüm. 190 derecelik önceden ısıstılmış fırında yaklaşık 20 dakika fırınladım. Biber ve domatesler iyice közlendi. Patlıcanların, köftelerin pişmiş o efsane kokusunu da alınca fırını kapattım. 5-10 dakika dinlendirip servis ettim. Biz nohutlu pilav + salata + cacık ile sevdiğimiz için servisi bu şekilde yaptık. Siz kendi damak zevkinize göre istediğiniz sunumu yapabilirsiniz. 
Tabağa patlıcanları alınca tepsideki sosdan biraz üzerlerine gezdirmeyi unutmayın. 
 Umarım tarif hoşunuza gider. 
Şimdiden herkese afiyetler olsun... 😊
 Diğer tariflerime ulaşmak için arama bölümünü veya  *ARŞİVİMİ*  kullanın ! 

24 Ekim 2016 Pazartesi

Dana Antrikot !


Sizlere lezzetli mi lezzetli parmak yedirtecek türden nefis bi' et tarifi vermek istiyorum. Bildiğin lokum kıvamında. Hele ki benim gibi kırmızı et sevmeyen birisinden böyle bi' performans çıkıyorsa et seven ve sık sık tüketen lezzet düşkünlerinden neler çıkar neler ❗ Bu eti geçen ay sonu evlilik yıldönümümüz için eşim çok et sever olduğundan ona yaptım. Lezzetine hayran oldu ❗ 👌⭐On üzerinden 10⭐ artı yıldızlı⭐ puanları topladım. 😍 Efsane bi' lezzet yakalamanın mutluluğu da ayrıca güzel. Ben bile et sevmeyen biri olarak hele  kurban eti asla yemem, sevmem kasabımızdan alıp yapınca yavaş yavaş yemeye başladım. Etrafımdaki yakınlarım benim kurban etine olan hassasiyetimi çok iyi bilirler. Yılardır ağzıma sürmem. Bayramlardaki o evlerdeki et kokusu benim için dayanılmaz. Hiç hoşlanmadığım bi' durum. 😒 Ne yapayım sevmiyorum kardeşim. Kansızlık sorunuyla son yıllarda mecburi tüketiyorken yavaş yavaş ısındım. Kullandığım et dana eti. Aşağıdaki şemada dana etin bölümleri görülmekte umarım sizlere aydınlatıcı olur. 
Antrikot seçmemin nedeni şöyle kalın, lezzetli bi' eti nasıl lokum gibi tam kıvamında pişiririmdi. Eti iki parçaya böldürün. Güzel bi' marine ile geceden dinlendirin. Ardından iyice kızdırılmış demir döküm tavada mühürleyip, fırına verin. Gerisi inanılmaz lezzetli, adeta  etlerinizle lezzet patlaması yaşayacaksınız. Demir döküm tava seçmeyip isteyen ızgara yapabilir. Ama ben aldığım tavayı deneyip sonucu görmek istedim. Mühürleme işleminden sonra tavayla verdim fırına. Şahane oldu. Et pişdiğinde bıçakla kesip içine bi' baktım bildiğin lokum gibi olmuştu. Bazıları içini pembe hatta hafif (az pişmiş) seviyor. Bunun için süreyi kısalmak sizin tercihiniz. Ama ben başta da söylediğim gibi o şekilde yemem. Bu benim istediğim de üstünde oldu. Ne çok kuru nede pembemsi. Hatta bazıları kanlı seviyorya ben dayanamıyorum o tarz görüntüye. Görünce yiyeceğim varsa da asla yemem, yiyemem. Onu yiyeceğime kuru ekmek yerim daha iyi. 😏 
Daha önceki bazı et tariflerimden de faydalanabilirsiniz. 
Mesela; 
✴ 500gr. dana antrikot (2'ye kestirin),
✴ 2 yemek kaşığı pekmez,
✴ 2 diş iri sarmısak,
✴ 1 yemek kaşığı elma veya üzüm sirkesi,
✴ 1/2 çay bardağı zeytinyağı,
✴ 1'er çay kaşığı karabiber,kekik,deniz tuzu,
✴ 3-4 dal taze kekik.
YAPILIŞI:
Geniş bir kaba zeytinyağı, pekmez, sirke, deniz tuzu, karabiber, kekik ve ezilip, iyice parçalanmış sarmısakları koyup karıştıralım. Etleri ekleyip ellerimizle her tarafını bu sosla ovalım. Geceden bu marineyi yaparsak etler sosu içine almış olacak. İyice dinlenecekler. Ertesi gün sosa yatırdığımız etleri kızdırılmış oluklu döküm tavada arkalı önlü mühürleyelim. Bunun için 2-3 dakika her bir tarafa yeterli olacak. Daha sonra 170 derecede önceden ısıtılmış fırına tavayı vermeden önce alüminyum folyo ile üstünü ete temas etmeyecek şekilde sarıp fırına atalım. Yaklaşık 25-30 dakikada pişirelim. 10-15 dakikada pişince hemen açmadan dinlendirelim. Daha sonra servis tabağına alıp, üzerine taze kekik dalları koyarak servis edelim. Ben eşim çok sevdiği, istediği için yıldız şehriyeli pirinç pilavı, elma dilim patates ile sundum. Kendi özel zevkim içinde yanına bol yeşillikli salata, taze zeytinyağlı bol limonlu barbunya pilaki koydum. Böylece her ikimizde kendi damak zevklerimizi ortada buluşturduk. 
Ben kendim yaptım diye söylemiyorum ete 
BA-YIL-DIM 👌 eşim hepsine 😍 barbunyaya da iltifat etmeden duramadı. Artık severek yiyor. 😘 
Hepsini bir arada göstermek için tek bir tabağa yerleştirip o şekilde fotoğraflamayı tercih ettim. Artık sizde dener kendi zevkinizde farklılıklar yaratıp, sevdiklerinizle güzel bi' ziyafet çekebilirsiniz. Umarım tarif hoşunuza gider. 
Şimdiden herkese afiyetler olsun... 😊
Diğer tariflerime ulaşmak için arama bölümünü veya  *ARŞİVİMİ*  kullanın ! 

18 Ekim 2016 Salı

Tam Buğday Unundan Babaanne Usulü Pişi !

Evet tam buğday unundan babaanne usulü pişi yaptım. Hem mahlepli hem de kalpli 💖 nasıl güzel oldu anlatamam. Kokusu misssler gibi, tadı bana göre efsane. Her ne kadar rahmetli babaanneciğimin marifetli ellerinden çıkmış olmasa da ona biraz yakın diyelim. Neden;  çünkü bu benim Sevgili Babaanneciğime olan özlemim bu hissiyatı bana zaman zaman yaşattırmakta. Kendisini küçük yaşlarda ona doyamadan kaybettiğim için hep içimde bi' boşluğu her zaman olacak.  Çok marifetli eski İstanbul insanlarındandı. Hani derler ya: görmüş, geçirmiş diye... Onun lezzetlerini hiç unutamam. Annem rahatsızlanıp doktor için evden bi' süreliğine gittiğinde beni ona bırakmışlar. Ben de o zamanlar ilkokula başlamışım. Okulu bırakmamak için yanında kalmışım. İşte taaa o zamanlar hatırlarım eski tel dolaplar vardı. O esmer kuru elleriyle bana okul dönüşünde neler hazırlardı neler. O nefis çöreklerini, muhallebilerini, kurabiyelerini çok severdim. Ahhh şimdi yaşıyor olsaydı da ben ona hazırlayabilseydim. Acaba nasıl bulur, beğenirmiydi, bilemiyorum !! 😌
Bu pişileri yaparken hep aklıma o geldi. Canım hamur kızartması arada olsada çeker. Bazen üşengeçliğim tutar, fırından 2 hamur alıp kızartıveririz. Bu sefer yine canım çekti fakat fırında yeni bitmiş. Bende hiç üşenmeden kendim yapayım dedim. Sıvadım kolları başladım yapmaya. Ama bu sefer beyaz un yerine tam buğday unu ve mahlep kullandım. Dolaptan elime ilk gelen kalıbı aldım. O da kalp şeklinde.  İşte sonuçta bunlar ortaya çıkıverdi. Hemen yanına bir iki peynir çeşidi, biraz zeytin ve bizim pazarda satılan tava helvası ( o da çok fena lezzetli ) ve bergamot harmanlı çay yaptık. Ayyy nasıl güzel oldu. Bende eşimde çok beğendik. Tarifi belki sizde yapmak istersiniz. İster 5 çayına ister haftasonuna canınız ne zaman çekerse diye bloğa eklemeye karar verdim. Bu sefer yeşillik v.s. falan yok. Hatırlarsanız epey bi' zaman önce ''Kepekli Pişi'' tarifini bloğa yazmıştım. Onu denemek isterseniz yazının üstüne tıklayınız. 👆
  • Malzemeler:
  • 3 yemek kaşığı yoğurt,
  • 1'er çay kaşığı karbonat ve kabartma tozu,
  • 1 tatlı kaşığı mahlep,
  • 1 adet yumurta,
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ,
  • 2 yemek kaşığı süt,
  • bi' çimdik şeker,
  • 1 çay kaşığı tuz,
  • aldığı kadar un ( benim bardak ölçüm 3 su bardağı kadar )
  •  * Ama siz yine de unu birden eklemeyin. Yanınızda her zaman fazladan yarım su bardağı kadar ununuz hazır bulunsun.  
  •  * Kızarmak için derin bir tava yada tencere kullanın. 2 su bardağı sıvıyağ yeterli oluyor.

  YAPILIŞI :
İlk önce derin bir kaba unu koyalım. Ortasını elimizle havuz gibi çukur yapalım. Yumurtayı, yoğurdu, sütü, sıvıyağı, tuzu, şekeri, mahlebi, karbonat ve kabartma tozunu ekleyip bir güzel yoğuralım. Yukarıda da belirtiğim gibi unu azar azar ekleyin. Az  gelirse arttıra arttıra koyun. Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edin. Bekleyebilecek süreniz varsa bi' yarım saat bekletip mayalanmasını sağlayabilirsiniz. Yok sizde benim gibi ben bekleyemeyeceğim derseniz hemen açıp, şekil vererek kızartırsınız. 😄 
Ben hamuru yoğurduğum gibi masaya yağlı kağıt serip yaptım. Yağlı kağıdın üstüne biraz un sepeledim. Hamurdan bi' parça kopardım. Merdaneyle  ne ince ne de kalın olacak şekilde açtım. Kalpli kalıpla kesip şekil verdim. Benim kalpli kalıbım yok derseniz su bardağı ile de olur.  Hiç sorun değil. Ayrıca öyle çokta düzgün yapmaya çalışmayın. Zaten kalıpla şekillenecekler. 
Derin bir tava veya tencereye 2 su bardağı sıvıyağı dökün. Yağı iyice kızdırın. Daha sonra hamurları koyup arkalı önlü iyice kızartın. Kızaranları 2-3 kat kağıt havlu üzerine alın. Tüm hamurlar bitene kadar bu işlemi yapın. Daha sonra servis edeceğiniz tabaklara alıp, sıcacık çayınızla afiyetle tüketin. Yanına ne isterseniz onu koyabilirsiniz. Tek başına bile zaten harika oluyor. Mahlebin  yerken o nefis kokusunu duydukça çok daha seveceksiniz. Tam buğdaydan olmasıda ayrıca güzel. Biz artık evden beyaz unu gitgide uzaklaştırdık. Sizde hayatınızdan çıkarıp onun yerine tam buğday unu kullanın. Ahh keşke unlu her tür besini çıkarabilsek ama işte olmuyor. 
Şimdiden herkese afiyetler olsun... 😊
 Diğer tariflerime ulaşmak için arama bölümünü veya  *ARŞİVİMİ*  kullanın ! 

17 Ekim 2016 Pazartesi

Kıbrıs Kabak Sandal !

Geçenlerde yine arşivime göz atarken bu şirin şeyler bana göz kırpıverdi. Kendisini ilk kez 2014 yılında denemişim. Paylaştığımda çok tıklananlar arasında. Şu gün bugün blogta paylaşırım derken araya bi' sürü şey girdi, kaldı. Daha sonra bloğa tarifi koyarım derken erteleye erteleye yine kaldı ....... yine kaldı. Halen bulup yapabilirsiniz. Pazarlarda, marketlerde, manavlarda var. Biz çok severek tüketiyoruz. Adı bazılarına göre Girit yada Kıbrıs kabağı. Hatta çok eskiden süs kabağı diyenini de duymuştum. Ben ilk Kıbrıs kabağı diye duyduğum için tarifin adını o şekilde yazdım. 2-3 haftaya kadar artık biter. Sizde denemek isterseniz elinizi çabuk tutup deneyin derim. ☺ Şunun tatlılığına bakın bana o kadar şirin gözüküyorlarki ben sevilmeyecek bi' yemek olarak düşünmek dahi istemiyorum. Bugüne kadar verdiğim sebze yemeklerinin içinde geçen gün dikkatimi çekti oyulabilecek olanların mutlaka içini oyup çeşitli etlerle doldurmuşum. Evet bu tarz oyma işlerini pek bi' seviyorum. ☺ Bu tarifi ilk Sevinç'in Dünyası TUMBLR'da paylaşmışım. Adıda ; Kabak Sandal Sefası olarak geçiyor... 
İsteyen tavuk yerine kırmızı etle de yapabilir. Hepsiyle bu kabaklar harika oluyor. Biz 8 adet kabak aldık yaptık. Yedik, bitti kısa süre sonra tekrar canımız istedi tekrar yaptık. Ben kabağı her türlü severim. Eşim sebzeye benim kadar düşkün değil, O daha çok etçi... Bende kabağı ona sevdirebilmek için bu tarz denemeleri sık sık yaparım. Sebzelerin faydalarını anlatırım.  aaa bi' baktım zamanla o da sevmeye başladı. Sevdirme amacım sağlık açısından sebzelerin o zengin vitaminlerini vücuduna alması. Bu sevdirme bazen hemencecik olmuyor. Sevdiğinle pek aramadığı sebzeyi buluşturup lezzetli bi' yemek ortaya çıkarmak. Sizde evde sebze yemek istemeyenlere bu tarz yemekler yaparak zamanla alıştırıp yemelerini sağlayabilirsiniz. Yalnız hiçbir zaman zorlama yapmayın. Çünkü zorlama oldu mu seveceğine inadına yemeyenler olabiliyor...  O zamanda antipatik bi' durum ortaya çıkıyor. Seveceği bi' salata, pilav v.s. ile sunabilirsiniz.
Bu yemeği ilk kez deneyecek olanlar için kabakları oymak dışında pek bi' zorluğu olduğunu düşünmüyorum. Hadi bu pratik lezzetle tanışıp, haşır neşir olmanın sırası geldi diyip sıvayın kolları, başlayın yapmaya.

Malzemeler:

  • 8 adet Kıbrıs kabağı,
  • 500 gr. kuşbaşı doğranmış tavuk eti,
  • 1 adet soğan,
  • 2 adet olgun domates,
  • 16 adet kiraz domates,
  • 3 adet kapya biber,
  • 1'er yemek kaşığı domates ve biber salçası,
  • 10 dal dereotu,
  • 10 dal maydanoz,
  • 8-10 dal taze kekik, 
  • * ( Bizde METRO'dan saksıda satılanlardan aldık. Tüm et yemeklerine saksıdan koparıp koparıp kullanıyoruz. ) 
  • Yarım su bardağı kadar rende eski kaşar peyniri yada eriyebilen sevdiğiniz bi' başka peyniri kullanabilirsiniz. 
  • Tuz ve  baharat( kimyon, karabiber, nane, kırmızı biber oranları sizin damak zevkinize göre)

YAPILIŞI :
İlk önce kabakların dışını ister kabak oyucunun tırtıklı kısmıyla ister çatalla dikey şekilde çizelim. İnce ince çizgiler oluşsun. Böyle yapınca benim çok hoşuma gidiyor. Kabağa estetik olarak ufak bi' müdahale yapıyoruz. Görsel açıdan bi' anda güzelleşiyor. Sonra onları su dolu bi' kaba alalım. İyice dışını elimizle yıkalım. Daha sonra suyun altından geçirip süzgeçe alalım. Ortadan ikiye bölüp içlerini kaşıkla oyalım. Ne çok ince ne de çok kalın olmasın. İsteyen içleri ayırıp mücver yapabilir. 
Ben ilk denememde kabakları haşlamadan harcı doldurarak fırınladım. Kabaklar biraz dişe dokunur dedikleri şekilde çok ölmeden diri kaldılar. Siz ben diri sevmem iyi pişmiş olsun derseniz kısa süreliğine haşlayıp tepsiye alarak yapabilirsiniz. Bunun için kaynayan suya kabakları bırakıp 3-4 dakika haşlayın, çıkarın. Çok fazla tutmayın. Zaten fırına girecekler. 
Ayrı bir tavada ilk önce 3 yemek kaşığı sıvıyağı kızdırıp içine tavukları atalım. Her tarafı renk değiştirene kadar soteleyelim. Ardından yemeklik doğranmış küp küp kuru soğanı ekleyelim. Pembeleşince yeşil biberlerinde tohumlarını ayıklayıp, ince ince doğrayalım, tavaya koyalım. Hepsini öldürdükten sonra kabukları soyulmuş küp domatesleri ilave edelim. 2-3 dakika sonra salçaları  ekleyip, kavuralım. Ben domates ve salçalı tüm yemeklerimi yaparken mutlaka bi' çay kaşığının yarısıyla şeker ekliyorum ki asiti dengelesin. Böyle olunca yemek daha lezzetli oluyor. Büyüklerimizden gördüğümüz, öğrendiğimiz bazı püf noktalarını her zaman dikkate almakta fayda var. Onların deneyimleri çok kıymetli. Sizde her zaman bunlara dikkat ediniz. Tecrübe satın alınabilecek bi' şey değil... Zaman içinde deneye yanıla öğreniliyor. Bu nedenle bi' şeyi deneyimlemek çok faydalı. Denemeden hani bilmiş bilmiş yorum yapanlar varya boş boş konuşup, yazıyorlar... BOŞVERİN onları siz yılmadan yapmaya devam edin. Bir olmaz iki olmaz derken üçüncüde bi' bakmışsınız oluvermiş, başarmışsınız... Hevesinizi kaçırmalarına fırsat vermeyin. 
aaa tarifi yazarken konu alıp başını bi' anda gidiveriyor. Neyse biz işimize dönelim. ☺ Sotelediğimiz malzemeye tuzunu, baharatlarını, kıyılmış dereotunu ve maydanozu ekleyip, döndürelim. 1 çay bardağı kadar sıcak su ekleyip hafif bir pişirme yapalım. Suyunu çekince ocaktan alalım. Tepsiye azıcık yağ sürelim. Kabaklarınız sandal şeklinde olacak. Hepsini tepsiye yerleştirip, dizelim. İçlerine tavuklu harcı eşit bi' şekilde kaşıkla doduralım. Orta kısımlarına rendelenmiş kaşar peyniri ve kiraz domatesi yerleştirip 190 derecelik fırında yaklaşık 15 dakika fırınlayalım. Kaşar eriyip domatesler hafif ölünce fırından alalım. Kabaklar zaten hemen pişiyor. Tavuklu harç önden pişmiş olduğundan fazla fırında tutmaya gerek yok. Servis için tabağa alın üzerine taze kekik koyun. Bol akdeniz yeşillikli salata ve yoğurt ile servis edin. İsteyen sumak ve kuru kekikte serpebilir. İşte böyle lezzetli bi' yemek. ☺
Şimdiden herkese afiyetler olsun...
Diğer tariflerime ulaşmak için arama bölümünü veya  *ARŞİVİMİ*  kullanın !